Tesislerde su güvenliği ve Legionella’dan korunma

  • Post by:
  • 2:50AM Ağu 29, 2014
  • Comments off

Tesis Yönetimi – Facility Management kavramı son yıllarda yaygınlaşarak sık duyulur olmaya başladı. Ülkemizde otel, hastane ve AVM sayısı hızla artıyor… Tesis Yönetimi’nin ihtiyaçları da bunlara bağlı olarak hızlı büyüyor.

Su Güvenliği-Water Safety; tesis yönetiminin kritik bileşenlerinden biridir. Su güvenliğinin en önemli bileşeni ise ölümcül riskleri olan Lejyonella tehdidinden korunmaktır.

Tesis Su Güvenliğinde; binanın belirli noktalarından alınacak laboratuvar örneklemeleriyle başlatılacak olan tespit süreci, analiz ve teşhis süreciyle birlikte Lejyonella kontrolü için uzmanlar tarafından hazırlanacak ve eğitim sürecini de içeren bir önleyici bakım programının hazırlanarak uygulanmasını gerektirmektedir.

Kendi deneyimlerinden hareketle her otelde, göreve başladığım ilk günlerde ilk yaptığım iş, su güvenliği düzeyi ile tespitlerde bulunmak olmuştur. Bu otellerden birinin mekanik proje mühendisi “Lejyonella uydurulmuş bir hastalıktır ve ben Lejyonellaya inanmıyorum” dediğinde adeta kanım donmuştu.

Bütün dünyanın inandığı, başta Dünya Sağlık Örgütü (WHO-World Health Organization) olmak üzere çeşitli çalışma gurupları ve yayınlarla Lejyonella ile mücadeleyi önemseyerek yaygınlaştırmaya çalıştığı bir çağda bu düşünce maalesef ülkemizde tesis yöneticilerinde rastlanabilen bir durumdur. Bu şekilde düşünen teknik elemanlar ülkemizin gözbebeği bir tesisin -otel inşa edildiğinde, yazgısının daha başlangıcında- misafirlerini risklerle ağırladığını göstermektedir. Oysa ben bulunduğum birimlerde nitekim kısa zamanda otel açılışında- zorunlu olduğu halde- yapılmayan su analizi ve risk değerlendirmelerini tamamlayarak su güvenliği hususuna ekibimle birlikte el attık.

Yeteri kadar istasyondan ve belirli periyodarla alınan su numunelerinin mikrobiyolojik, kimyasal analizleri ile birlikte lejyonella tetkikinin yapılmasını ve bir su güvenliği programının takip edilmesini sağladık. Bu tesislerde “ olmazsa olmazdır.”
Tesisleri yönetenler, bütçe maliyet hesabı yaparken özellikle son dönemde “ömür devri”, “maliyet” kavramını göz ardı etmektedirler. Birçok tesis,- bunlar içinde uluslararası zincirler de dahil– küresel krizi bahane ederek, daha da önemlisi denetim ve yaptırım boşluğundan faydalanarak operasyonları için elzem olan satın almaları erteleyebilmekte ve önerileri hafife alabilmektedirler. Yada “…mış gibi yapmayı” tercih ederek göstermelik ve ucuzcu alımlara yönelebilmektedirler. Ne var ki; yaptıklarıyla tesislerinin ömrünü kısaltabilmekte, yaşamsal konuları ihmal etmekle bütçelerini mal sahiplerine şirin göstermekle bazen olağanüstü riskler almaktadırlar. Tabi ki bu konjonktürde kazalardan, risklerden, tehditlerden korunma olanak dışına çıkmaktadır.

Lejyonella misafir, müşteri ve çalışan sağlığına karşı tehdidi oluşturan bir bakteridir. Burada önemli olan tehdit oluşmadan önce -her ne pahasına olursa olsun- bu riskten korunmak için, ince ayrıntısına kadar arınmayı gerektiren bir korunma programının hayata geçirilmesi ve aktif olarak izlenmesidir. Lejyonella, tesiste kendisine yer edindikten sonra o tesisi bir felaketler zinciri beklemektedir. Bu bakterinin geçmişe dönük olarak, sisteme bulaşma sürecinin bilimsel olarak belirlenmesi tesis işletmelerini zor duruma düşürmektedir. Bu nedenle Türkiye’de yaşanan vakalar ve bu yüzden resmi kurumlar tarafından mercek altına alınmış tesisler vardır.

Yaşananlardan dolayı tesislerin başına gelen belaları ayrıca hikaye etmek gerekir.

O halde Türkiye’de dahil olmak üzere, birçok ülkede turizmin korkulu rüyası olan Lejyonella enfeksiyonunu neden hafife alalım?
Ülkemizde bizim konuya önem vermememizin en bariz gösterges, İş Sağlığı Güvenliği-İSG uzmanlarının eğitim eksikliği, bilgi olarak konuya uzak olması ve mevzuatlardaki boşluk ve denetim eksiklikleridir.

Ayrıca, ülkemizde gerçek manada Lejyonella Risk Kontrolü yapılmamakta veya yaptırılmamaktadır. Lejyonella risk kontrol uzmanı, “Legionella Risk Assessor” neredeyse bulunmamaktadır.

Turizm sektöründe birçok uluslararası zinciri; başta Starwood, Hilton gibi zincirler olmak üzere konunun önemini kavradıklarından dünya çapında denetim ve kontrolleri yapmakta zincire bağlı merkez uzmanlarıyla olabildiğince risk assessment, yani risk tahminine merkezden titizlik ve disiplinle yön vererek denetleme yapmakta geri bildirim istemekte ve tesislere yardım maksadıyla merkezi web sitelerinden Lejyonella önlemlerini ve takvimlerini yayınlamaktadırlar.

Özellikle yabancı ülkelerde otellere kilit vurduran Lejyonella bakterisi bu denli kontrol altında tutulmasına rağmen, inatçı bir şekilde varlığını ve tehdidini sürdürmektedir. Bunu Avrupa’da 2013 yılında tespit edilen ve açığa çıkarak internete yansıyan Lejyonella vakalarından anlayabiliyoruz.

Bir de ülkemizi düşünelim. Avrupa ve Amerika’daki bu gerçek ışığında ülkemizdeki tesislerin su güvenliği durumunu tahmin etmek zor değildir.

Su analizlerini yapan laboratuvarın ehliyeti çok önemlidir. Bu nedenle tesislerin laboratuvarla çalışırken ilk istemesi gereken belge ve ehliyetidir. Ülkemizde Bilim Laboratuvarları gibi öncü ve ehliyetli laboratuvarlar sayesinde Lejyonella tehdidinin var olup olmadığı kısa sürede ve etkin yöntemlerle tespit edilebiliyor ve gerekli uyarılar yapılabiliyor. Yine de gerek tespit gerek teşhis ve gerekse de önlem olarak ülkemiz Lejyonella ile mücadelede uluslararası standartların çok gerisinde kalmış durumda. Hastanelere ne kadar Lejyonella vakası geliyor bunun bir istatistiği dahi yok. Tıpkı meslek hastalıkları istatistiği gibi…

Biz, 2012 yılında Uluslararası Tesis Teknik Müdürleri Derneği- UTTMD’yi kurduğumuzda üzerine titizlikle eğildiğimiz konulardan biri Lejyonella ile mücadele idi. Bir grup turizmci ve tesis sahibi kamuoyunda “eyvah bunlar ülkemize turist gelmesine mani olacak !..” şeklinde kulis yapıyorlardı. Bu, klasik tehdidin üstüne gitme yerine tehdidi gizleme, görmezden gelerek, ‘mış’ gibi yapmak gibi bir tutumdu.

Artık akıllı yönetimler, önleyici bakım çerçevesinde uzmanlığa önem vererek Lejyonella ile mücadele ediyorlar. Şimdi, köprünün altından çok su aktı ve konunun en azından önemi daha çok anlaşıldı. Hayati konular anlaşılmazsa ve tesis sahilleri ve yöneticilerimiz teknik konulara yukarıdan bakarak müessiriyetten ziyade maliyete daha çok önem verirlerse orta ve uzun vadede daha çok maliyete katlanmak zorunda olduklarının farkında olmalıdırlar. Tesislerini ne ölçüde riske attıklarının bilincinde olmaları gerekmektedir.

Lejyonella konusunda farkındalık yaratmak üzere bir çalışma yapan ve öncelikle eğitim hedefiyle Taksim bölgesi başta olmak üzere konuşlanarak eğitim verecek ‘Lejyonella Risk Analizi ve Lejyonella ile Mücadele Bakım Programı’ gibi kritik konularda eğitimin verildiği “Lejyonella Akademisi”nin kuruluşunu gerçekleştiren ve ülkemizde mekanik risk kontrol uzmanlığı sürecinde ön alan Bilim Laboratuvarları Yön. Kurulu Başkanı Sayın Doğan Halis Beyi, yönetim ve çalışanlarını tebrik ederim. Akredite bir kurum olarak hem analiz, tespit teşhis ve hem önleme süreçlerinin tamamına eş zamanlı olarak el atmak gerçekten cesaret ve feragat işidir.
Tesislerimizin yönetici ve çalışanlarını Lejyonella’ dan korunmak konusunda eğitmek üzere bu akademinin düzenleyeceği eğitimlere göndermelerini öneririz. Ayrıca, dünya çapında ve standartlarında beklentilere hitap edecek düzeyde risk analizlerini ehil uzmanlara yaptırarak önlem almalarını, bakım programlarını hazırlayarak tesislerini de güvence altına almalarını tavsiye ederiz. Gönlümüz, ülkemiz tesislerinin Lejyonella ile mücadelede dayanışma ve bilgi paylaşımı içinde bilinçlendirilmesinden yana… Bu kapsamda gerek ulusal ve gerekse de uluslararası planda yapılacak tüm çalışmaları destekliyoruz.
Sağlık ve Esenlikle

*Kemal Evcioğlu/Teknik Müdür

Uluslararası Tesis Teknik Müdürleri Derneği Kurucu Başkanı

Categories: Köşe Yazıları